Hey gidi hey! Şarkıya gel. Ne de güzel söylemiş. Şarkının estetiği bir yana, gecelerimizin ille de katran karası olmasının gerekmediğini özellikle belirtmek isterim. Hüznü seven bünyelerin şiddetle ve çaresizlikle (!) karşı çıkacağını düşündüğüm için kestirmeden yoluma devam ediyorum:
İstediğiniz şey karanlıkta kalmak mı yoksa ışık yakmak mı?
Evet vereceğiniz cevaba göre aslında karakter analizi bile yapılabilir ve bunun için bence psikolog olmaya da gerek yok. İnsan ilişkileri konusunda az çok tecrübesi olan, gözlem yapan herkes birkaç tespit yapabilir. Benim sözüm kararını aydınlıktan yana kullananlara olmakla birlikte, karanlığı seçenleri de belki akıllarını çelebilirim düşüncesi ile yazının içinde tutmak isterim.
Meşhur Aydınlanma Çağı'na nazire yapan yeni bir çağda olduğumuzu söylersek pek de yanılmayız: Aydınlatma Çağı. Şöyle bir etrafınıza baktığınızda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Artık sadece şehirler değil, küçük yerleşim yerleri de ışıl ışıl. Özellikle metropollerde yer alan yüksek binaların ışıkları, tarihi mekanlara özel olarak uygulanan aydınlatma sistemleri, köprülerde uygulanan özel ışık oyunları artık bu işin sadece ihtiyaç için değil estetik amaçlarla da kullanıldığını kanıtlıyor. Bir zamanların en çok tercih edilen aydınlatma ürünleri gaz lambaları şimdi vitrinlerde nostaljik bir öğe olarak sergileniyor. Peki ya mumlara ne demeli? Mum satışları en az eskisi kadar yoğun ancak bu sefer amaç başka, dekoratif bir etki yaratmak.
Yeni nesil aydınlatma sistemleri arasında yer alan ürünler ise bir hayli çeşitli. Masa lambasından led panellere, duvar apliklerinden güneş enerjili aydınlatmalara kadar geniş ölçüde ürün yelpazesine sahip olan sistem, teknolojide kat edilen gelişmeler sayesinde daha da büyüyeceğe benziyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder